20 Haz 2019

Vecihi Hürkuş Kimdir?


Vecihi Hürkuş Kimdir?



Vecihi Hürkuş Kimdir?Hayatı buyunca birçok ilke imza atmış olan ve ömrünün tamamını Türk havacılığının gelişmesine ve yükselmesine adayan asker, pilot, mühendis olan Vecihi Hürkuş’un hayatını anlatmaya çalışacağız. Bu yazımızda Vecihi Hürkuş’un hayatını, başarılarını, Türk tarihindeki ilklerini, projelerini, yaşadığı maddi manevi zorluklardan söz edeceğiz.

Vecihi Hürkuş’un Hayatı

Vecihi Hürkuş, İstanbullu bir aileye mensup olan Gümrük Müfettişi Fahan Bey ve Vidin’de (Bulgaristan) doğup üç yaşında İstanbul’a göçen Zeliha Niyir Hanım’ın ortanca çocuğu olarak 6 Ocak 1896'da İstanbul Arnavutköy’de dünyaya gelir. Henüz üç yaşındayken babası Fahan Bey’i kaybeden Vecihi Hürkuş, annesi ve iki kız kardeşi ile birlikte yaşamaya devam eder. İlerleyen yıllarda amcasının evine taşınırlar. Vecihi Hürküş’un amcası, Harbiye’de eskrim ve resim hocalığı yapan Ahmed Şekür Bey’dir. Daha sonra annesi ve kız kardeşleri ile Üsküdar’a taşınan Vecihi Hürkuş, eğitim-öğrenim alacak yaşa geldiğinde Bebek’te ilkokula başlar. Ortaokulu Üsküdar’da Füyüzat-i Osmaniye Rüştiyesi’nde, liseyi Üsküdar Paşakapı İdadi’sinde öğrenim görür. Sanata ilgi duymaya başlaması sebebi ile Topkapı Sanat Okulu’na yazılarak öğrenimini bu okulda bitirir.
Ülke 1912 yılında Balkan Savaşı’na girer. Vecihi Hürkuş, eniştesi Kurmay Albay Kemal Bey’in yanına katılarak Balkan Savaşı’na dahil olur. Edirne’de mücadele eden kuvvetlerin içinde yer alır. Balkan Savaşı’nın sona ermesi üzerine İstanbul Ordu Kumandanlığı’nın emri ile Beykoz’da Serviburun Esir Kampı’na kumandan olarak atanır. Vecihi Hürkuş, tayyareci olmak istese de henüz küçük yaşta olması sebebi ile Makinist mektebine alınır. Makinist mektebini başarı ile bitirerek Küçük Zabit olarak diplomasını alı

Yeşilköy Tayyare Mektebi’ne giren Vecihi Hürkuş, 21 Mayıs 1916 yılında pilot olarak ilk kez uçuş yapar. 15 Kasım 1916 yılında mektepten başarılı bir şekilde mezun olur. Vecihi Hürkuş artık diplomalı bir pilottur. 

1917 yılında hala devam etmekte olan I. Dünya Savaşı’nın Kafkas Cephesi’nde Ruslar ile mücadele etmek için görev alır. Kafkas Cephesi, Vecihi Hürkuş’un kendini gösterdiği ilk yer olacaktır. 7. Tayyare Bölüğü’ne atanan Vecihi Hürkuş, Ruslara karşı başarılı bombardıman ve keşif uçuşları yapar. Rusların yanlışlıkla Türk cephesine indirdiği çift motorlu bir savaş uçağını ilk denemesinde uçurarak Ordu komutanı Fevzi Paşa’ya teslim etmesi ile ilk madalyasını hak eder. Ruslar ile girdiği hava mücadelelerinin birinde bir Rus uçağını düşürmeyi başaran Vecihi Hürkuş, tarihe adını ilk uçak düşüren Türk pilot olarak geçirir. Bu başarısının ardından Ekim 1917 tarihinde başka bir hava mücadelesinde kullandığı uçağın Ruslar tarafından vurulması sebebi ile Ruslara esir düşer. Esir olarak Hazar Denizi’nde bulunan Nargin Adası’na götürülür. Bölgede yaşayan Azeri Türklerinin yardımı ile esir olduğu Nargin Adası’ndan yüzerek kaçar. Bakü (Azerbaycan) o sırada Rus ordusu tarafından işgal edildiği için savaşa katılmamış olan İran topraklarından karaya çıkar. Buradan doğruca İstanbul’a döner. 
İstanbul’da Yeşilköy 9. Harp Tayyare Bölüğü’ne katılan Vecihi Hürkuş, burada görev aldığı zaman zarfında bir av uçağı tasarlar. Tasarladığı uçak projesi I. Dünya Savaşı’nın sonlanması ve Mondros Ateşkes antlaşmasının imzalanması sebebi ile yarım kalır. İstanbul’un işgal edilmesi ile esaretten dönen askerlerin arasına katılarak Harem’den kalkan bir gemiye biner ve Mudanya’ya geçiş yapar. Bursa ve Eskişehir yolunu kullanarak Konya’ya ulaşan Vecihi Hürkuş, Mustafa Kemal Paşa ve silah arkadaşlarının başlattığı Kurtuluş mücadelesine dahil olur. Kurtuluş Mücadelesi’nde pilot olarak görev alan Vecihi Hürkuş, tüm uçuş yeteneklerini Eskişehir ve İnönü seferlerinde gösterir. Uçması bile bir ihtimal olan toplama parçalar ile yapılan uçakları kullanarak başarılı keşif uçuşları gerçekleştirir. Bu seferlerinden birinde Bağdat cephesinde olduğu gibi bir düşman uçağını düşürmeyi başarır. Kurtuluş Savaşı’nın ilk ve son uçuşlarını yapan Vecihi Hürkuş, ayrıca İzmir Hava Meydanı’na tek başına girerek burayı işgal eder. Kurtuluş Savaşı’nda gösterdiği başarı ve cesareti ile üç kez takdirname alan Vecihi Hürkuş, kırmızı şeritli kırmızı İstiklal Madalyası’nı hak eder. Üç defa takdirname alan tek kişi olma özelliği ile bir ilke daha sahip olan Vecihi Hürkuş, Kurtuluş Savaşı’nın devam ettiği yıllarda Jandarma Komutanı Ratip Bey’in kızı Hadiye Hanım ile evlenir. Bu evlilikten Gönül ve Sevim adında iki kızı olur.
Kurtuluş Savaşı’ndan sonra yeni kurulan devletin Seydiköy’de (İzmir) açtığı tayyare mektebinde yeni tayyareciler yetiştirmek için görev alır. 1923 yılında İzmit Tayyare Bölüğü’ne atanan Vecihi Hürkuş, İzmir’de görevli olan Binbaşı Fazıl Bey’in bir eğitim uçuşu sırasında şehit olması üzerine yeniden İzmir’e çağırılır. Bütün bu görevlerin yanı sıra uçak teknolojisini geliştirmeyi düşünen Vecihi Hürkuş’a Edirne’ye yanlışlıkla inen bir yolcu uçağı uçurması için görev verilir. Verilen bu görevi başarı ile yerine getirmesi üzerine yolcu uçağına “Vecihi” adı verilir. Bu hadise sonucunda 1919 yılından bu yana yerli bir uçak tasarlama fikrini içinde barındıran Vecihi Hürkuş, Seydiköy Hava Okulu’nda görev aldığı dönemde çalışmalarını somutlaştırmaya başlar. İlk Türk yapımı uçak olan “VECİHİ K-VI” isimli uçağı Kurtuluş Savaşı sırasında düşürülen Yunan uçaklarının parçalarından yapan Vecihi Hürkuş, uçabilirlik sertifikası için yetkililere başvuru yapar. Bu başvuru sonucu bir heyet oluşturulur. Ancak oluşturulan heyet içerisinde “VECİHİ K-VI” isimli uçağı uçurabilecek ve kontrol edebilecek vasıflara sahip kimse olmadığı için onay gecikir. Heyet, Vecihi Hürkuş’a yaptığı uçağı izinsiz uçurması ve uçuşun sıkıntısız bir şekilde gerçekleşmesi durumunda heyetin istenilen sertifikayı vereceği söylenir. VECİHİ K-VI ile başarılı ve sorunsuz bir uçuş gerçekleştiren Vecihi Hürkuş’a istediği sertifika verilmediği gibi bir de izinsiz uçtuğu için ceza verilerek uçağına el konulur.
Ödül olarak hapse atılmasının ardından istifa eden Vecihi Hürkuş, Ankara’ya gider. Ankara’da yeni kurulmakta olan Türk Tayyare Cemiyeti’ne (Bugünkü adı ile Türk Hava Kurumu)üye olur. Türk milletinin havacılık sektöründe gelişmesi ve hava sektöründe faydalı olacak bir nesil yetiştirebilmek için bir okul açmayı amaç edinen Türk Tayyare Cemiyeti, yardımsever vatandaşlardan bağış toplar. Vecihi Hürkuş da Türk Tayyare Cemiyeti’ne bağışlayabilmek için Vecihi K-VI isimli uçağını geri almak istese de bu amacına ulaşamaz.
Avrupa’da gelişmekte olan Havacılık sektörünün ilerlemelerini yakından takip edebilmek için kurulan bir heyete katılan Vecihi Hürkuş, sırası ile önce Almanya daha sonra da Fransa’ya gider. Türkiye’ye döndükten sonra 19 Ekim 1925 tarihinde Türk Tayyare Cemiyeti kurul üyeleri istifa eder. Vecihi Hürkuş her ne kadar istemese de Türk Tayyare Cemiyeti’ndeki görevinden istifa ederek ayrılır. İstifa eden Vecihi Hürkuş, Milli Savunma Bakanlığı’na bağlı olan Kayseri’deki Tayyare ve Motor Anonim Şirketi’nin (TOMTAŞ) şef pilotluk teklifini kabul eder. Şef pilot olarak göreve başlayan Vecihi Hürkuş, TOMTAŞ’a bağlı olan iki yolcu uçağı ile Ankara-Kayseri arasında yolcu taşımaya başlar. Vecihi Hürkuş’un 1927 yılında gerçekleştirdiği bu uçuşlar Türkiye tarihinin ilk ulaşım uçuşları olarak tarihe geçer. Türk havacılığı için önemli bir adım olan TOMTAŞ bir yıl sonra yönetimdeki sıkıntılar yüzünden iflas ederek 1928 yılında kapanır. Vecihi Hürkuş ise Türk Tayyare Cemiyeti’ndeki teknik şubede yeniden görev alır. Burada yeni uçak projelerine hız kesmeden devam eder.
1930 yılında gerçekleşen Sanayi Kongresi’nde düzenlenen yerli malları sergisinde tasarladığı yeni yerli uçak projelerini ve “VECİHİ XI” adlı uçağın minyatürünü sergiler. Bu projeler insanların ilgi odağı olur. Sanayi Kongresi’nden sonra hız kesmeden yeni uçak projelerine devam eden Vecihi Hürkuş, görev aldığı Türk Tayyare Cemiyeti’nden iki aylık ücretsiz bir izne çıkarak Kadıköy’de kiraladığı keresteci dükkanında yeni bir uçak yapmaya başlar. Kısa sürede bitirdiği ve “VECİHİ K-XIV” ismini verdiği uçağı Türk tarihinin ilk sivil uçağı olur. İki kişilik eğitim ve spor uçağı olan VECİHİ K-XIV’ün ilk uçuşu16 Eylül 1930 tarihinde İstanbul Fikirtepe’de büyük bir kalabalık ve basın topluluğu arasında gerçekleştirilir. Daha sonra uçağı ile İstanbul’dan Ankara’ya giden Vecihi Hürkuş, Ankara üzerinde bir gösteri uçuşu gerçekleştirir. Başarısı için Başbakan İsmet İnönü ve devlet büyükleri tarafından tebrik edilir. İktisat Bakanlığı’na uçabilirlik sertifikası için başvuran Vecihi Hürkuş, 14 Ekim 1930 tarihinde uçağın teknik vasıflarını inceleyebilecek bir kişi bulunmadığı için izin verilemeyeceği cevabını alır. Olumsuz cevabın yanı sıra Vecihi Hürkuş’un uçağına da tekrar el konulmak istenir.
Türkiye’de sertifika alamayan Vecihi Hürkuş, o yıllarda uçak üretimi yapmakta olan Çekoslovakya’ya giderek uçağını orada sertifikalandırma kararı alır. VECİHİ K-XIV isimli uçağını parçalayarak demiryolları üzerinden Çekoslovakya’nın başkenti olan Prag’a gönderir. Uçaktan önce Prag’a varan Vecihi Hürkuş, VECİHİ K-XIV’ün talimatları olduğu belgeleri Çekçe’ye çevirterek hazırlıklarını tamamlar. Birçok deneme ve test uçuşundan sonra uçabilirlik sertifikasını almayı başarır. 25 Nisan 1931 tarihinde Çekoslovakya’dan havalanan Vecihi Hürkuş, 10 günlük bir uçuşun ardından 10 Mayıs 1931 tarihinde Türkiye’ye ulaşır.
Vecihi Hürkuş, uçuş izni aldığı uçağı ile Türk Hava Kurumu adına birçok uçuş gerçekleştirir. Bu uçuşlarda da Türk Hava Kurumu’nun tanıtım broşürlerini dağıtır. Vecihi Hürkuş ve VECİHİ K-XIV’ün uçuşları şu şekildedir. 2 Eylül 1931 yılında yaptığı birinci uçuşta; Ankara, Kızılcahamam, Gerede, Bolu, Ereğli, Zonguldak, Cide, Sinop, Samsun, Trabzon, Of, Rize, Gümüşhane, Bayburt, Suşehri, Zara, Hafik, Sivas, Şarkışla, Akdağmadeni, Sorgun, Yozgat, Sungurlu, Kalecik, Ankara turunu gerçekleştirir. 9 Kasım 1931 yılında gerçekleştirdiği 2. uçuşunda ise Ankara, Gölbaşı, Bağla, Şereflikoçhisar, Aksaray, Konya, Beyşehir, Seydişehir, Alanya, Manavgat, Antalya, Fethiye, Köyceğiz, Muğla, Göktepe, Kale, Tavas, Karacasu, Babadağ, Denizli, Çal, Çivril, Karahallı, Ulubey, Uşak, Kütahya, Eskişehir, Çukurhisar, İnönü, Bozüyük, Karaköy, Söğüt, Geyve, Adapazarı, İzmit, İstanbul turunu gerçekleştirir. Bu tanıtım uçuşları Türk Hava Kurumu’nun ülke çapında duyulmasında etkili olur. Türk Hava Kurumu adına yararlı çalışmalarını sürdüren Vecihi Hürkuş, kurum içinde çıkan anlaşmazlıklar sebebi ile kurumdan tekrar ayrılma kararı alır.
O yıllarda İstanbul’da bulunan Belçikalı ünlü bir paraşütçü ile anlaşan Vecihi Hürkuş, kendi uçağından atlamasını sağlar. Bu sayede Vecihi Hürkuş için bir ilk daha gerçekleşir. Türk havacılığının gelişmesi için ömrünü adayan Vecihi Hürkuş, bir ilke daha imza atarak ilk Türk sivil havacılık okulu olan Vecihi Sivil Tayyare Mektebi’ni 21 Nisan 1932 yılında kurar. İki kız 10 erkek öğrencisi ile eğitime başlayan bu okulda ilk Türk kadın pilot olan Bedriye Gökmen’de vardır. Öğretim hayatına başlayan okulda maddi sıkıntılar, bazı yetkili kuruluşların bağışları ve Tekel İdaresi, İş Bankası gibi yerlerin reklamları yapılarak atlatılır. Vecihi Sivil Tayyare Mektebi’nde VECİHİ XV ve uçak motoru kullanılarak üretilen VECİHİ SK-X adında bir deniz botu üretilir. Nuri Demirağ’ın verdiği para (5000 TL) ile yapılan VECİHİ XVI kabin uçağı yapılır. Bu uçağa “NURİ BEY” adı verilir. Vecihi Hürkuş ve öğrencileri üretilen uçaklar ile İstanbul göklerinde deneme uçuşları yapar. Vecihi Sivil Tayyare Mektebi’nin yetiştirdiği öğrencilerin diplomalarına denklik verilmez. Bunun yanı sıra parasal sıkıntılar çeken okul kapanmak zorunda kalır.
1937 yılında Türk Hava Kurumu Vecihi Hürkuş’u uçak Mühendisi olabilmesi içinAlmanya’daki mühendislik okuluna gönderir. Eğitimini iki yılda tamamlayan Vecihi Hürkuş 42 yaşında uçak mühendisi olarak yurda döner. İki yılda mühendis olunamayacağı gerekçesi ile Vecihi Hürkuş’a mühendislik sertifikası verilmez. Bu arada M. Kemal Atatürk, gazete ve dergilerde çıkan haberler ile uzaktan takip ettiği Vecihi Hürkuş hakkında Türk Hava Kurumu’ndan ayrıntılı bilgi ister. M. Kemal Atatürk, Vecihi Hürkuş hakkında aldığı bilgiler sonucu “Türk Kuşu” adlı bir proje açılması ve Vecihi Hürkuş’tan yararlanılması için emir verir. Türk Kuşu projesi Vecihi Hürkuş’un bütün hayallerini kapsamaktadır. Proje dahilinde Türk havacılığının gelişmesi yönünde önemli başarılar elde edilir. Atatürk’ün kızı Sabiha Gökçen’in de dahil olduğu öğrenci grubu Rusya’ya eğitime gönderilir. Vecihi Hürkuş ve öğrencileri rekor denemeleri yapmaya başlar. İlk rekor 6 saat havada kalabilen Vecihi Hürkuş, ikinci rekor 9 saat ile Tevfik Aytan, üçüncü rekor ise Rauf Orbay’ın 12 saatlik rekorudur. Son olarak uzun yıllarca kırılamayan 18 saatlik dünya rekorunun sahibi olan Ali Yıldız olur.
1947 yılında Kanatlılar Birliği’ni kuran Vecihi Hürkuş, gençlerin ilgisini çekmeyi başarır. “Kanatlılar” isimli bir dergi çıkarılsa da Kanatlılar Birliliği uzun ömürlü bir girişim olmaz. 1951 yılında Vecihi Hürkuş ve 5 arkadaşı Türk Kanadı isimli bir şirket kurar. Bu şirketin uçak ile havadan zirai ilaçlama yapması planlanır. İngiltere’den üç uçak alan Vecihi Hürkuş’un ülkeye dönmesinin hemen ardından ortaklar arasında anlaşmazlıklar meydana gelir. Vecihi Hürkuş, şirket üzerindeki haklarını Türk Kuşu’na bırakarak ortaklıktan ayrılır. 1952 yılında reklam işi için İngiltere’den küçük bir tayyare satın alır. Bu uçak ile firmaların (Sabun, çocuk mama vb.) reklamlarını yapmaya başlar. 1954 yılına gelindiğinde ilk sivil havayolu şirketi olan Hürkuş Havayolları’nı kurarak tekrar bir ilke imza atar. Ancak bankadan kredi alarak satın aldığı bu uçaklar çeşitli sebeplerden (sabotaj, kaza, kaçırılma vb.) dolayı uçuş yasağı alır. Vecihi Hürkuş elinde kalan son uçağını da Maden Tetkik Arama Enstitüsü’nün çalışmaları için kullanır. Güney Doğu Anadolu bölgesinde maden (Toryum, fosfat, uranyum) aramalarına katılır.
Ömrünün geri kalan yıllarında maddi sıkıntılar çeken Vecihi Hürkuş, birçok borcu yüzünden devletin üstün hizmetleri için verdiği maaşını bile kaybeder. Ömrü boyunca sıkıntılar çekmesine rağmen hayalleri ve ideallerinden vazgeçmeyen Vecihi Hürkuş, Türk tarihinde birçok ilki gerçekleştirerek Türk tarihine ismini yazar. Vecihi Hürkuş, 73 yaşında 16 Temmuz 1969 tarihinde Gülhane Askeri Tıp Akademi Hastanesi’nde (GATA) bu dünyadan göçer. Ankara’da bulunan Cebeci Asri Mezarlığı’nda son yolculuğuna uğurlanır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder