Borsa Tarihi – Borsaların 2000 Yıllık Mazisi ve Gelişimi

Bu yazıda geçmişten günümüze kadar borsa tarihi hakkında tüm süreçleri ve ülkemiz piyasası
hakkında detayları bulacaksınız:

İlk olarak emtia borsalarının kurulmasının ardından döviz, altın ve kıymetli evrak borsaları gelişim göstermeye başlamıştır. Kıymetli evrakların alınıp satılmaya başlaması ile borsalar devamlılık kazanmıştır ve borsa binaları kurulmuştur.
Birçok kaynak, ticari evrakların borsa işlemlerine dahil olmasının, borsacılığın gelişmesinin en sonunda yer aldığını söylemektedir. Bunun nedeni olarak da; başta Roma Hukuku olmak üzere hukuk alanında görülen geniş çaptaki gelişmeler de yer almayan sınırlı sorumluluk ilkesi nedeniyle kıymetli evrak kurumlarının hukuk sistemlerine yerleşmesi gösterilmektedir.
İlk Borsa İşlemleri

Hisse senetlerinin ticari işlemlerde kullanılmaya başlaması ise çok daha sonra gerçekleşmiştir. Ülkeler arasında ticari işlemler yaygınlaşmış ve para birimlerinin birbirine çevrilmesi gibi sorunlarla karşılaşılmıştır. Bunun üzerine de Bretton Woods anlaşması imzalanmış ve dolar – altın dönüştürülebilirliği kabul edilmiştir. Bu anlaşmaya katılan ülkeler para birimlerini dolar ve altına endeksleyerek ticari işlemlerini gerçekleştirmiştir.
İlk olarak emtia borsalarının kurulmasının ardından döviz, altın ve kıymetli evrak borsaları gelişim göstermeye başlamıştır. Kıymetli evrakların alınıp satılmaya başlaması ile borsalar devamlılık kazanmıştır ve borsa binaları kurulmuştur.
Birçok kaynak, ticari evrakların borsa işlemlerine dahil olmasının, borsacılığın gelişmesinin en sonunda yer aldığını söylemektedir. Bunun nedeni olarak da; başta Roma Hukuku olmak üzere hukuk alanında görülen geniş çaptaki gelişmeler de yer almayan sınırlı sorumluluk ilkesi nedeniyle kıymetli evrak kurumlarının hukuk sistemlerine yerleşmesi gösterilmektedir.
Ticari senetlerin kullanımının yaygınlaşmaya başlaması ile birlikte senetlerin el değiştirmesine ilişkin de bazı kurallar ortaya çıkmıştır. Bugünkü Belçika’nın Brugge şehrinde bazı Yahudi ailelerin para ticarini meslek haline getirmesi de borsacılığın ilk faaliyetlerinden sayılmaktadır. “Borsa” kelimesinin de bu şehirde yaşayan Van der Burse ailesinden geldiğine inanılmaktadır
İlk Borsa Binası

Denizcilikle bağlantılı olarak Avrupa’da ilk borsa 1487 yılında Anvers’te kurulmuştur. 16. yüzyılda altın çağını yaşayan Hollanda’nın Amsterdam Borsası ise Anvers’deki borsanın yerini almıştır. 16. yüzyılın sonlarına doğru Avrupa’nın diğer ülkelerinde borsalar belirmeye başlamıştır ve bugünün büyük borsaları haline gelmişlerdir.
Tarihi geniş çaplı bir araştırma yapıldığı zaman ise dünyanın ilk borsasının, Kütahya’nın Çavdarhisar ilçesinde kurulduğu görülmektedir.
Günümüzden tam 1750 yıl önce inşa edildiği bilinen Aizanoi Binası’nda hem borsa işlemleri yapılmış hem de Roma İmparatoru Dioeletianus, enflasyonla mücadele etmek için hazırlamış olduğu mal satış bedelleri hakkındaki duyurular binanın etrafındaki taş bloklarda duyurulmuştur. Yani bu taş bloklar günümüz borsa ekranlarının görevini görmüştür.
Çavdarhisar ilçesinde bulunan dünyanın ilk borsası milattan sonra 2. yüzyılın sonlarında ‘macellum’ denilen gıda pazarı olarak kullanılmıştır. Milattan sonra 301 yılında ise Roma İmparatoru Dioeletianus enflasyon ile baş etmek için belirlediği fiyatları Aizanoi’nin taş bloklarında duyurmuştur. Taş bloklar üzerinde bulunan bu fiyatlar üzerinden alım – satım gerçekleştirilmiştir. Enflasyonun önlenmesi için üretilen mallar arasında çapraz fiyatlandırma yapılmış ve gerçeği yansıtmayan fiyatlar engellenmiştir.
Hisse senetlerinin el değiştirmesiyle kurulan Anvers Borsası ise Aizanoi Binası’ndan çok daha sonra kurulmuştur. Yani ilk borsa işlemleri emtialar ile Aizanoi Binası’nda yapılmış ve borsanın ekonomiye önemli katkılarından olan tek fiyat oluşumu görevi görmüştür. 15. yüzyılda kurulan Anvers Borsası ise ticari evrakların alım – satımının yapıldığı ilk borsadır. Daha sonraları ise;
- 16. yüzyılda Paris ve Londra’da;
- 17. yüzyılda Berlin ve Basel’de;
- 18. yüzyılda Viyana ve New York’ta;
- 19. Yüzyılda Brüksel, Roma, Milano, Madrid, İstanbul ve Tokyo borsaları kurulmuştur.
Bu borsaların kurulumuna kadar elinde bulunan menkul kıymetin el değiştirmesini isteyen kişilerin bir buluşma yeri yoktu ve işlemlerin çoğu sokaklarda gerçekleştiriliyordu. İşlem hacminin artış göstermeye başlaması ile birlikte bazı kahveler ve lokantalarda bu işlemler yapılmaya başlamıştır. Birkaç kişi komisyon karşılığında işlemleri yapmak amacı ile bazı yerlerde hazır bulunurdu. Bu şekilde borsa işlemleri zamanla resmi bir kişiliğe kavuşmuştur. Yapılan işlerin yönetiminin düzene sokulması için bir takım kurallar da ortaya koyulmuştur. New York’ta ilk alım satım işlemlerinin bir ağaç altında yapıldığı ve daha sonrada kapalı mekanlara taşındığı söylenmektedir.
Türk Borsacılığının Tarihi ve Gelişimi

Osmanlı Dönemi’nde Borsacılık

O dönemde Türkiye’de hisse senedi ve tahvil ihraç edecek şirketler yoktu. Bu nedenle piyasa ve borsa önce yurt dışındaki kuruluşların ihraç ettiği menkul kıymetlerle oluşturulmuştur. Bu da bir ayağı dışarıda olan banker ve iş adamlarıyla yeni tesis edilen telgraf hatları ve özellikle de o günkü Türk parasının dönüştürülebilir altın para olması sayesindedir.
Osmanlı İmparatorluğu’nda menkul kıymetlerin ticaret niteliği taşıyan işlemleri ilk olarak Tanzimat Dönemi sonrası görülmeye başlamıştır. 1854 Kırım Savaşı dolayısıyla yapılan borçlanmaya ait tahvillerin yaygın bir şekilde el değiştirmesi borsa faaliyetlerine zemin hazırlamıştır. İlk olarak Galata Bankerleri 1864 yılında bir dernek kurmuşlardır. Ardından Havyar Han’da, sonra Komisyon Han’da faaliyet göstermişlerdir. Alacaklı yabancı devletlerin de teşviki ile 1866 yılı kararnamesiyle İstanbul’da ilk resmi borsa olan Fransız borsa sistemine yakın “Dersaadet Tahvilat Borsası” açılmıştır. Borsanın denetimi için Maliye Nezareti’nce bir komiser tayin edilmiş ve 20 kişilik yönetim komitesi oluşturulmuştur. Borsada faaliyet gösterenler, mubayaacılar (dealers), simsarlar (brokers), coberler (jobbers) diye gruplara ayrılmıştı.
İkinci meşrutiyetin ilanına kadar borsaya devlet tahvilleri, düyunu umumiye senetleri, konsolitler ile İstanbul, İzmir, Selanik ve Beyrut’ta kurulu yabancı şirketlerin menkul kıymetleri ve Panama, Süveyş kanalları tahvil ve hisse senetleri gibi tümüyle yabancı menkul kıymetler kayıtlıydı. İkinci meşrutiyetten sonra yerli şirketlerin menkul kıymetleri de işlem görmeye başlamıştır. Özellikle de demiryolu, madenler, elektrik – havagazı – tramvay şirketleri ve diğer imtiyazlı şirketler Osmanlı borsasının ilk yerli menkul kıymetlerini çıkarmıştır.
1895’li yıllarda ise iş hacmi nedeniyle Avrupa’nın sayılı borsaları arasına girmeyi başarmıştır. Osmanlı borsası daha sonraları görülen hileli borsa oyunları, Mahmut Nedim Paşa döneminde bazı devlet tahvillerinin kupon bedellerinin yarı yarıya tenzili, Altın Şirketi olayı gibi skandallar nedeniyle borsanın itibarı sarsılmıştır. Bu olaylar sonrasında borsaya düzen getirilmiş ve adı Esham ve Tahvilat Borsası olarak değiştirilmiştir. Aynı zamanda yabancı borsaya üye olmasını önleyen hükümler de getirilmiştir.
Hemen her borsanın yaşadığı gibi Osmanlı borsası da kötü niyetli kişilerin yanlış bilgi ve haberlerle yabancıları yanıltıp çıkar sağlamaya çalışmasına tanıklık etmiştir. 1895 yılında İstanbul’dan bir banka müdürünün Güney Afrika’ya gittiği, orada altın madeni bulduğunu bildiren bir telgraf çekerek bu madeni işletmek üzere bir şirket kurulmasını tavsiye ettiği, kurulan şirketin hisse senetlerinin kapışıldığı ve sonradan haberin asılsız olduğunun anlaşıldığı, hisse senetlerinin değersiz olduğu söylenmiştir. Bu hisse senetlerini alanların, çoğunun Levanten olmak üzere büyük zararlara uğradığı ve borsacıların hükümeti zorlayarak 1895 yılı Ekim ayında Takvimi Vekayi (Resmi Gazete) ile kararname yayınlatıp moratoryum ilan ettirdikleri, bu yüzden de borsanın 4 ay kapalı kaldığı eski belgelerde anlatılmaktadır.
Sonraları ise Balkan Savaşı ile 1. Dünya Savaşı sonucunda imparatorluğun parçalanması, sanayileşmiş ve gelişmiş bölgelerin dışarıda kalması, azınlıkların mübadeleye tabi tutulması, lenvanterlerin göçü ve tüm ülkenin harap olması gibi sebepler ilse Osmanlı borsası ömrünü tamamlamıştır.
Cumhuriyet Dönemi’nde Borsacılık

Bu dönem borsa da Fransız sistemine yakın bir borsa olarak düzenlenmiş ve belli sayıda, Maliye Bakanlığı’nca tayin edilen borsa acentaları eliyle yürütülmeye çalışılmıştır. Ama coberlik müessesinin getirilmesiyle İngiliz – Fransız karması bir çalışma tarzı ortaya çıkmıştır. Başına bir komiser getirilmesi ile Alman borsacılığına da yer verilmiştir.
1939 yılında Türk Parasının Kıymetini Koruma Kanunu’nun çıkmasıyla getirilen kambiyo kontrolü, daha ziyade ecnebi şirketlerin menkul kıymetleri üzerinde ve Avrupa borsalarına bağlı olarak çalışan, konvertibl Türk parasına dayalı İstanbul borsası için büyük bir darbe olmuştur. Son darbe ise 1938 yılında borsanın devlet merkezi olan Ankara’ya taşınması getirmiştir. O dönemler de Ankara’da gelişme göstermemiş olan sanayi nedeniyle menkul kıymetler borsasının burada yürütülemeyeceği anlaşılmıştır. 1941 yılında ise borsanın merkezi İstanbul’a taşınma kararı alınmıştır.
1981 yılında ise Sermaye Piyasası Kanunu’nun çıkarılması ile birlikte başlayan yeni faaliyetler döneminde menkul kıymetler borsasının yeniden işlerlik kazanabilmesi adına çeşitli tedbirler alınmıştır. Bu tedbirlerin en önemlisi ise 1447 sayılı eski Menkul Kıymetler ve Kambiyo Borsaları Kanunu’nun yerini almak üzere 6 Ekim 1983 tarihinde çıkarılan 91 sayılı Menkul Kıymetler Borsaları Kanun Hükmünde Kararname ve Menkul Kıymetler Borsalarının Kuruluş ve Çalışmaları Hakkında Yönetmeliktir.
31 Ekim 1985 tarihinde genel kurulda ise İstanbul Menkul Kıymetler Borsası Yönetmeliği kabul edilmiş ve borsa 26 Aralık 1985 tarihinde açılarak 2 Ocak 1986 tarihinde ilk seansını gerçekleştirmiştir.
Menkul Kıymetler Borsasının Gelişimi

Borsaların gelişimi demokrasi ve sanayinin gelişmesi kadar sancılı dönemler geçirmiştir ve dünya borsacılık tarihi krizlerle doludur. Borsa tarihinin en büyük krizleri en büyük borsalarda yaşanmış, dalgalar halinde diğer ülkeleri de etkisi altına almıştır. Borsalar bulundukları ülkelerin siyasi ve ekonomik durumlarının önemli bir barometresidir. Rekabete açık müzayede sistemlerinin yer aldığı, açıklık ilkesinin taviz verilmeksizin uygulandığı bir piyasada iniş ve çıkılar piyasanın doğasında vardır. Borsalarda yaşanan gelişmeleri ekonomik buhranların nedeni olarak görmek yerine, ekonomik buhranların ve sıkıntıların erken habercisi olarak görüp tedbir almak, serbest piyasa ekonomisi içinde yaşayan ülkeler için büyük bir önem taşımaktadır.
Borsalardaki büyük fiyat artışları veya büyük düşüşler karşısında bazı çevrelerden müdahale istekleri gelmektedir. Borsalarda idari müdahalelerden hiçbir zaman yarar görülmemiştir. Borsalarda ancak iktisadi müdahale söz konusudur. Bunun yolu da açık piyasa işlemleridir. Yani fiyatların düşüş gösterdiği zamanlarda belirli organizasyonlar devreye sokularak alım gerçekleştirilir. Yükseldiği zaman da satış gerçekleştirilmektedir.
Bu organizasyonlar;
- Toplu Konut İdaresi gibi kurumlar,
- Menkul Kıymetler Tanzim Fonu,
- İştirak bankaları, holdingler veya yatırım bankaları,
- Sigorta şirketleri,
- Emekli sandıkları, bireysel emeklilik fonları,
- Menkul kıymetler yatırım ortaklıkları
- Yatırım fonları olabilir.
Yeni Kurulan Borsaların Gelişim Süreci

Bu aşamalar;
Kuruluş ve Uyuklama
Yeni kurulan bir borsa hemen hızlı bir çalışma temposu ortaya koyamaz. Bir süre kendisini ve temsil ettiği yatırım alanını halka tanıtmak zorundadır. Bu tanıtım yavaşça gerçekleştirilir ve borsaya karşı halkta bir ilgi uyandırılmaya çalışılır.
İşleme Geçme
Artış gösteren ilginin yeterli bir düzeye çıkması ile borsaya ilk işlemler görülür. Ama bunların miktarı azdır. Borsada yatırım yapanlar zamanla kazançlı çıktıklarını ve yatırımlarının uzun vadede diğer yatırım araçlarından daha verimli olduğunu gördükçe yatırımlarını arttırırlar. Buna paralel olarak da fiyatlar yükselmeye başlar. Fiyatların yükselmesi ile birlikte herkes kazanacaktır. Talep biraz daha artacaktır.
Spekülasyon
Borsalardan kar elde edildiğini görenler borsaya koşacaklardır ve talebin aşırı artmasına karşın arzın buna paralel artmadığı görülecektir. Bunun sebebi elinde hisse senedi bulunanlar fiyatların yükseldiğini görünce daha fazla yükselmesini bekleyecektir. Elinde büyük portföy bulunan holdingler, aileler, iştirak bankaları ise hisse fiyatları ikame bedeline ulaşmadan satışa geçmek istemeyeceklerdir. Arz – talep dengesizliği arttıkça fiyat yükselişleri de hızlanacaktır. Herkes çok kazanmaya başlayacaktır. Talep de daha çok artacaktır.
Çöküş
Halkın hisse senedi talebini durduracak veya piyasaya birden bire bol hisse senedi dökülmesine yol açacak herhangi bir olay olması beklenir. Yükselen fiyatları satışa geçmek için yeterli gören ve herkesten önce davranmak isteyen büyük portföy sahipleri ani bir satışa geçer. Bunun üzerine diğer portföy sahipleri de satışa geçerler ve bir panik ortamı oluşur. Paniğin başlaması ile birlikte önce fiyatlar hızla düşmeye başlar, daha sonra da alıcı olmadığı için iş hacmi düşmeye başlar. Fiyat ve iş hacmindeki düşüş genellikle başladığı noktaya kadar varmaz ve bu noktanın az veya çok üstünde bir noktada durur.
Olgunluk
Piyasa yaşanan bu tecrübeden mutlaka bir zarar görmüştür ama olgunlaşmış olarak çıkacaktır. Artık hisse senedi fiyatlarının sonsuza dek yükselmeyeceği ve düşerken de sıfıra inmeyeceği öğrenilmiştir. Bundan sonra da daha küçük yükseliş ve düşüşler gerçekleşecektir
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder