3. dünya savaşı
İkinci Soğuk Savaş başlamış, biz ülke
olarak her Türkçe cümle içerisine İngilizce kelime(ler) serpiştirmekle
meşgulüz. Bunu gören bir avuç insan da ölümlerden en “acılı” olanı seçtiğimizi
yüzümüze doğru haykırarak şehadete yürüdü. Evet… Rahmetli Prof. Dr. Oktay
Sinanoğlu’nun da dediği gibi “topsuz tüfeksiz bir Kurtuluş Savaşı” veriyoruz.
Bunu doğrulayacaktır ki yakın gelecekte
Prof. Dr. Oktay Sinanoğlu’nun Üsküdar, Karacaahmet Mezarlığı’ndaki mezarına
iliştirilmiş olan bayrak yerinden söküldü. Bunu yapan karaktersizlerin ve
vatansızların başlıca hedefi… Yine ve her zamanki gibi… Yine ve yeniden,
dilimizdi.
Bu uzun dönemli savaşın önderleri
öğretmenler, askerleri ise öğrencilerdir. Dil ise ana silahımızdır. İngilizce
eğitimi askıya alıp yerine Türkçe eğitimi yerleştirerek yapacağımız yepyeni bir
başlangıç ise ikincil silahımız olacaktır.
Çevremizde bilinçli ve güzel
öğretmenler olduğu için her gün öğretmenler odasında bu konuların
tartışıldığına eminim. Yeni nesil dil konusunda sınıfta kalsa da her şey daha
iyi olacak; doğru nesil/yeni nesil öyle ya da böyle yetişecek. Ben 21
yaşındayım ve bunu şimdiden görebiliyorum. Özellikle Doğu’daki öğretmenler,
işinizin çok zor olduğunu tahmin edebiliyorum. Oradaki öğrencilerimizin ana dilinin
dahi sıkıntılı olduğunu düşündüğümde; yazıma inanç unsuru katmak istemesem de
dualarımın bireysel olarak sizinle olduğunu söylemek istiyorum. Siz en iyisini
bilecek ve bize de önderlerimiz olarak en doğru yolu göstereceksiniz. Özledik!
Atalarımızın uğraşları boşuna gitmesin, tekrardan şahlandıralım bu ülkeyi…
Tekrar değsin kafamız arşa. Çizilen yol belli; çok zor günler geçiriyor olsak
da hepimiz Atatürk olalım ve bu zorlu sürecin üstesinden gelelim. Pes
etmeyelim… Bir taraftan başlayalım ki bir şeyler de ait olduğu gerçek yollarda
ilerlesin. Bir olduktan sonra yapılamayacak bir şeyin olmadığını bilelim.
Samimi öğretmenlerimize sahip çıkalım, refah içinde yaşatalım. Sadece biraz
daha “diş” sıkalım. Devam edelim… Bu zamana kadar sürekli olarak hatalarımızdan
kaçtık. Bundan sonra bırak kaçmayı, hata yapma lüksümüz dahi yok. Hata
yapmayacağız; özellikle de Türkçe’mize bağlılığımız konusunda kesinlikle taviz
vermeyeceğiz.
olur ya yaptık… Hiçbir zaman
hatalarımızdan kaçma yoluna gitmeyeceğiz çünkü yaptığımız her hata, beraberinde
tecrübesini de getirecek. Şu anda Suriye bu durumdaysa, bunun en büyük sebebi
dildir. Bunu bilerek yürüyeceğiz.
Verdiğimiz bu savaşa katılmak için
belirli bir yaş aralığında ya da cinsiyette olmanıza gerek yok. Korkarım ki
bize de savaşa katıl ya da katılma gibi seçenekler sunulmadı; farkında değiliz
ancak hepimiz bu savaşın içerisinde doğduk. Günümüz dünyasında hangimizin
şartları “normal” hayat yaşamaya elverişli orası tabii ki tartışılır fakat çoğu
milletin yaşamak istemeyeceği şeyleri “dilimiz” yüzünden yaşadık.
İdeal seviyeye gelebilmek için kılı kırk
yaracağız. Gerekirse kendi kendimizin önderi (öğretmeni) olacağız. Böylece
kendi çevremize karşı yarattığımız farkındalık şöyle bir kenarda dursun,
üzerimizde başka şehirlerdeki insanlara dahi dokunabilmenin verdiği haklı bir
gurur olacak. Buradan gelecek ülkemize olan sevgimiz, buradan gelecek kutsal
dilimize olan bağlılığımız. Birilerinin şahidimiz olmasına hiç gerek yok;
yazdığımız bir yazıyı hatalarından arındırmak için binlerce kez okuyacağız.
Hatta ve hatta bininci kez okuyuşumuzda dahi hatalar bulacağız. Her şeyi
ayırmaya meraklı olmayacağız ancak “sağ ol”u, “sağol; “hoş geldin”i,
“hoşgeldin” şeklinde de yazmayacağız, yazamayız.
Bu ülkeye Türkçe’sini yok sayarak başkan,
mühendis, doktor ve hukukçu olmak isteyenler var. Bilinmeli ki bu konumlara
başta sizin, sonra da İngilizce sevdasından Türkçe’sini kaybetme noktasına
gelmiş olan insanların herhangi bir hakkı yok. Ana diline olan hakimiyeti bile
kısık ateşte yananlar, İngilizce’yi kusursuz bir şekilde öğrenebileceklerini
düşünüyorlar. Bu tarz düşünce yapılarını yok etmek üzere ilk defa elimdeki
bütün imkanları seferber ediyorum. Siz ya da sizin hastalıklı zihniyetinize
sahip herhangi birinin, Prof. Dr. Oktay Sinanoğlu’nun Üsküdar’daki mezarına
iliştirilmiş olan bayrağı yerinden söken vatansızdan hiçbir farkı yok.
Lütfen bunlara kulak verin… İkinci Soğuk
Savaş başladı! Silah kullanmadan ülkemizi işgal ediyorlar. Bazı zamanlar
boğazımızın düğümlenmesi ya da elimizin titremesi ilk defa tattığımız
duygulardan değil. Bu duygular hep vardı, bu olayda da varlığını tekrardan
belli etti. Dikkat edilmesi gereken nokta, bu duyguları hiçbir zaman
“göremiyor” olmamız.
Nasıl anlatsam anlarsınız?
Anlayacaksınız. Öyle ya da böyle… Anlayacaksınız.
Türk demek Türkçe demektir, Ne mutlu
Türk’üm diyene.
“Milletlerin kimliğini, kişiliğini, geleneğini,
her şeyini taşıyan dildir. Dil giderse, millet de gider.”
Prof. Dr. Oktay Sinanoğlu (25 Şubat 1935
– 19 Nisan 2015)
mermiler seksin bu alemle teksin🚬🔫🔪
YanıtlaSilmermiler seksin bu alemle teksin🚬🔫🔪
YanıtlaSilmermiler seksin bu alemle teksin🚬🔫🔪
YanıtlaSilmermiler seksin bu alemle teksin🚬🔫🔪
YanıtlaSilmermiler seksin bu alemle teksin🚬🔫🔪
YanıtlaSilmermiler seksin bu alemle teksin🚬🔫🔪
YanıtlaSilmermiler seksin bu alemle teksin🚬🔫🔪
YanıtlaSilmermiler seksin bu alemle teksin🚬🔫🔪
YanıtlaSilmermiler seksin bu alemle teksin🚬🔫🔪
YanıtlaSilmermiler seksin bu alemle teksin🚬🔫
YanıtlaSil